Camino’nun en ikonik simgelerinden biri sarı renkli deniz kabuğudur. Sarı Ok işaretiyle birlikte tabelalarda, kaldırımlarda, ağaçlarda, binalarda kısacası her köşebaşında, hacı adaylarına Santiago de Compostela’ya doğru yolu gösteren işarettir.
El Camino de Santiago, Way of St. James, Aziz Yakub Yolu… İspanya’da Galiçya özerk bölgesinin başkenti olan Santiago de Compostela’da yine aynı adla anılan Katedral’de son bulan hac yollarının genel adı.
İspanya, Fransa ve Portekiz’de pek çok değişik yerden başlayarak, farklı rotalar çizerek ulaşan onlarca farklı St. James Yolu bulunuyor. Camino de Santiago’nun (kısaca Camino) en çok yürünen ve popüler rotası ise, İspanya-Fransa sınırında bir köyden, St. Jean-Pied-de-Port’tan başlayan 780 km uzunluğundaki Fransız Yolu. Fransız Yolu’nun tamamı 31 etaptan oluşuyor yani bir aylık sürede yürünebiliyor. İkinci en popüler rota Portekiz Yolu. Ardından Kuzey Yolu, İlkel Yol, İngiliz Yolu ve diğerler geliyor.
Fransız Yolu, 1993 yılında UNCESCO Dünya Miras Listesine alınmış. 2015’te yapılan güncelleme ile birlikte kuzey İspanya’da yaklaşık 1.500 km uzunluğundaki Camino rotaları da dahil edilerek kapsam genişletilmiş. Sadece yolun kendisi değil, kiliseler, hastaneler, oteller ve hatta köprüler hacıların ihtiyaçlarını gideren önemli unsurlar bütünü olarak dünya mirası olarak addedilmiş.
El Camino de Santiago’yu her yıl, her yaştan, her dilden ve dinden yüzbinlerce insan, yüzlerce kilometreyi, yürüyerek, bisikletle veya at üstünde tamamlıyor. Orijinal olarak bir hac yolu iken bugün dünyanın her yerinden misafir ağırlayan kültürel bir yürüyüş yolu haline gelmiş. Farklı coğrafyalarda bulunmanın keyfine varmak, doğayla içiçe olmak, kendi başına kalmak, hayatın anlamını bulmak, önemli kararlarını vermek, sigarayı bırakmak ya da sadece güzel vakit geçirmek gibi herhangi bir amaç sizi Camino’ya yönlendirebilir. Hangi amaçla, hangi rotayı seçerseniz seçin, ister yalnız başınıza ister grupla yürüyün, bu eşsiz yolda binlerce Deniz Kabuğu ve Sarı Ok size yol göstericilik yapıyor.
İşin aslını soracak olursanız eski günlerde, herkes kendi evinden yola çıkıyor ve Santiago’ya ulaşmayı amaçlayarak yürüyormuş. Elbette o zamanlarda ulaşım imkanları kısıtlıymış. Sık yürünen yollar zamanla isimlendirilmiş ve ardından işaretli rotalar haline getirilmiş. Şaşırtıcı ancak bugün bile halen eski geleneği sürdürmekten hoşlanan, dolayısıyla kendi evinden yürümeye başlayanlar mevcut. Mayıs 2017’de yaptığım French Way/Fransız Yolu yürüyüşümde Bari-İtalya’dan ve Madrid’ten adım atmaya başlayan yürüyüşçülerle karşılaşmıştım.
St James, diğeriyle karıştırılmaması için adına sonradan ‘’The Greater – Büyük’’ eklenmiş olan İsa’nın 12 havarisinden biridir. Yine aynı amaçla Zebedi’nin oğlu Yakub olarak da anılır. Zira diğer havari St James ‘’the Less’’ yani Alfesus’un oğlu Yakub’tur.
Bugünkü Filistin’de doğan St James, İsa’nın ilk müritlerindendi. Hristiyanlığı yangınlaştırmak için İberya yarımadasını 40 yıl boyunca dolaştı. Kudüs’e döndüğünde, İsa’ya olan bağlılığı nedeniyle MS 44’te Kral Herod tarafından öldürülür. Şehit edilen ilk havari olarak bilinen Aziz Yakub’un cesedi Kudüs’te gömülmesine izin verilmediği için müritleri tarafından gemiyle kaçırılır. Ancak gemi batar ve Galiçya’da bir yere gömülür. Ölümünden yaklaşık 800 yıl sonra tesadüfen bulunan mezarda St James’in yattığına inanılır. Bu yer kutsal addedilir ve zamanla bir hac yeri olur. Bugünkü Santigao de Compostela şehri işte tam da burada kurulmuştur.
Santiago de Compostela 9 yy da St James’in mezarının keşfinden sonra adeta İslamiyet ile yapılan savaşımın sembolü olmuş. 10 yy başlarında yıkıma uğramış, fakat takip eden yüzyılda tekrar inşa edilmiş. Roma, gotik ve barok mimarinin en güzel örneklerini sergileyen eski şehir en iyi korunmuş ve güzel kentlerden biri olarak biliniyor. 1985’te UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde yerini almış.
El Camino de Santiago’nun tarihi St. James’in mezarının keşfedildiği MS 814 civarlarına uzanıyor. Bu dönemde müslüman hakimiyetinde bulunan bölgede 12 havariden birinin mezarının bulunması Hristiyanlık dünyasında çok önemli bir gelişmeydi. Dolayısıyla Kudüs ile Roma kadar önemli bir kutsal yol haline gelmiş.
O günden bugüne, evlerinden yola çıkarak hedefe varmak için yürüyen hacıların buluşma noktası bugün Santiago Katedrali’nin yükseldiği nokta olmuş. 830 larda Kral 2. Alfonso tarafından önce mezarın yerine bir şapel yaptırılmış. Büyük Alfonso (III.) ise orjinal şapelin üzerine bir bazilika inşa ettirmiş. Ancak bazilika Mağribi orduları tarafından yerle bir edilince, piskopos San Pedro de Mezonzo yeni bir kilise yapılması emretmiş. 1075’te yapımına başlanan katedral aralıklara duran inşası sonrasında 1122’de tamamlanmış ancak sürekli devam eden eklentilerle ancak 1211 yılında takdis edilmiş. 16., 17. ve 18. Yy’da eklentiler yapılmaya devam edilmiş.
Camino, meraklıları tarafından her zaman yüründü. 14. yy civarlarında savaşlar, salgın hastalıklar gibi nedenlerle popülerliğinin azaldığı söylense de, 19. yy dan itibaren tekrar canlanmaya başlayan yol asıl popülerliğini 20. yy başlarından itibaren aldı. Günümüzde her yıl 300.000 den fazla hacı Camino’yu yürüyerek, bisikletle veya at üstünde tamamlıyor.
Compostela adı verilen bir sertifika ile onurlandırılmak için, en az 100 km yürümüş, ya da bisikletle 200 km pedallamış olmak gerekiyor. Başlangıç noktasından temin edilen Credential del Peregrino (Hacı Pasaportu) her gün en az 2 farklı noktada damgalanıyor, böylece katedilen mesafe belgelenmiş oluyor. Santigao de Compostela’ya varışta, damgalanmış bu pasaportu göstererek Compostela’nızı alıyorsunuz.
Bizim ‘’Sertifika’’ olarak adlandırabileceğimiz ‘’Compostela’’ orjinalde Kilise tarafından Latince olarak kişi adına düzenlenen dini bir belge. Bugün en az 100 km yürüdüğünüzü ispat için ya da güzel bir anı olarak saklanacak bu belgeye bir zamanlar, cennetin kapısında gösterilecek VIP giriş bileti gözüyle de bakılıyormuş.
Örneğin Fransız Yolu’nun son 100 km.sini yürümek için, Sarria’dan başlamalısınız. Portomarin, Palas De Rey, Arzua, O Pedruozo üzerinden Santiago’ya varışla tamamlayacağınız yürüyüş sonunda Compostela almaya hak kazanıyorsunuz. Coğrafya görsel olarak oldukça tatminkar. Yürüyüşünüze meşe, gürgen ve kestane ormanları, çayırlar ve yüzyıllık taş evlerle bezeli köyler eşlik ediyor. Son etaplarda yerini daha çok okaliptüs ve çam ormanlarına bırakırken, Galiçya bölgesinde tarım ve hayvancılık yoğun olduğundan yerel hayatını gözlemleme şansı yakalıyorsunuz. 31 etabın son 5’ini içeren bu 111 km’lik mesafe 5 ya da 6 günde yürünebiliyor.
Camino’nun en ikonik simgelerinden biri sarı renkli deniz kabuğudur. Sarı Ok işaretiyle birlikte tabelalarda, kaldırımlarda, ağaçlarda, binalarda kısacası her köşebaşında, hacı adaylarına Santiago de Compostela’ya doğru yolu gösteren işarettir. Ortaçağdaki hacılar için daha pratik bir kullanımı da vardı. Söylenen o ki yanlarında taşıdıkları bu deniz kabukları simgesellikten çok işlevseldi. İçinde bir şeyler yemeye ya da içmeye yarayan deniz kabukları aynı zamanda Kilise ve halk tarafından bağışlanacak yemek içinde bir ölçü niteliğindeydi. Eğer bir gün Camino de Santiago’yu yürümeye karar verirseniz, yürüyüş esnasında çantanıza ya da boynunuza asmakta tereddüt etmeyeceğiniz bu simgesel deniz kabukları her köşe başında karşınıza çıkacak. Ve emin olun evinize en az bir deniz kabuğuyla döneceksiniz.
Bonus: İngilizce’de ‘’Scallop Shell’’ denen deniz kabuğunun Fransızcası ‘’Coquille Saint Jacques’’ Almancası ise ‘’Jakobsmuscheln’’ yani Yakub’un midyesi 🙂
Don Elías Valiña Sampedro ismi size hiçbir şey çağrıştırmıyor olabilir ancak onun en ünlü yaratımı, tüm Camino’lar boyunca yol gösterici işaret olan SARI OK işaretidir. O Cebreiro’da bir rahip olan Don Elias, hayatı boyunca El Camino de Santiago tarihçesini çalıştı. Üstünde yıllarca derin araştırmalar yapan, yazılar yazan ve hatta bu konuda doktora tezi yazan Don Elías, yaptığı bu antik yolun önemini her fırsatta vurgulamayı ve yürüyüş rotalarını tekrar canlandırmayı kişisel hedef addetmişti. Söylenene göre aracını sarı boya ve fırçalarla doldurarak Fransız Yolu’nu baştan başa sarı oklarla kendi başına bezemiş. Bununla kalmayan Don Elias, Camino ile ilgili gruplar ve dernekler kurulmasına öncülük etmiş, çeşitli üniversitelerde konferanslar vermiş. Camino’yu yürürken özellikle yol ayrımlarında ve şaşırtıcı köşebaşlarında Don Elias’ın yaratıcı Sarı Ok’undan feyz almamak elde değil.
Camino için en iyi zaman bahar ayları. Kışlar soğuk ve geçit vermez olabileceği gibi yaz aylarının aşırı sıcaklarının bunaltıcı olabilmekte. Elbette 780 km’lik bir mesafenin tamamını aynı iklim ve hava durumunda yürümeyi beklemek doğaya aykırı olurdu. Yüksek rakımlarda örneğin Pireneler’i aşarken kış ise soğuk ve karla karşılaşmanız olası, düşük rakımlı yerlerde ise yağışın daha yoğun olacağı ya da sıcağın bunaltıcı olacağı bölgesel farklılıklar olabilir. Bu nedenle hava durumu rotanın hangi kısmını yürüyeceğinize karar verdikten sonra değerlendirmenizi öneririm.
İstatistiksel olarak en çok yürünen son 100 km lik kısma odaklanacak olursak, baharlarda yağış alan ve yaz sıcaklarının bunaltıcı derecelere çıkmadığı Galiçya’da yürüyüşün Mayıs – Eylül arasında yapılabileceği söylenebilir. Temmuz ve Ağustos ayları güney İspanya gibi bunaltıcı olmasa da bölgenin en sıcak, aynı zamanda en yoğun ve kalabalık zamanları.
Siz siz olun Atlantik hava akımlarından etkilenen bölgede hava durumunun gün içindeki değişkenliğini bir kenara yazın. Sabah atıştıran yağmurun toprağın bereketli kokularını ayaklandırabileceğini, öğleden sonra ise pırıl pırıl güneşin geniş çayırlardaki yansımasının gözleriniz kamaştırabileceğini gözardı etmeyin…
Bu kadar popüler olan bir yürüyüş yolu zamanla kendi ve olanaklarını da yaratmış. Konaklamak için her bütçeye uygun çeşitli alternatifler oluşmuş.
Sadece hacı adaylarına hizmet veren ve Hacı Pasaportunuzla kalmaya hak kazanacağınız ‘’Albergue’’ olarak özel isimlendirilmiş hosteller oldukça yaygın ve ekonomik. Ranzalarla dolu br salonda uyumaya ve ortak banyo kullanmaya alışkın bir gezginseniz kaçırmamanız gereken bir fırsat olacaktır zira gecelik 7-12 Euro arasında değişen fiyatlarıyla bütçenizi oldukça rahatlatır.
Kendime ait odam ve banyom olsun derseniz pansiyon ve otel seçenekleri mevcut, bu durumda gecelik konaklama bütçenizi minimum 30-35 Euro civarlarına çıkarmalısınız.
Camino’yu yürürken aynı zamanda yerel hayatı da deneyimleyeceğim derseniz, o zaman konaklama bütçenizi biraz daha yükselterek Casa Rural olarak adlandırılan kır evlerinde kalabilirsiniz. Casas Rurales, İspanya kırsalında çoğunlukla eski taş evlerden oluşan ve turizme kazandırılmış konaklama yerlerinin genel tanımı. Kelimenin tam anlamı ise Kır Evi. Ufacık bir oda ve mutfaktan ibaret bir klübeden, çok sayıda odası olan büyük taş komplekslere kadar farklı kapasitelerde bulunabiliyor. Galiçya geleneksel mimarisinde yığma taş binalarda kendini gösterir. Otel konaklamalarına göre oldukça keyifli bir ortam sunar. Büyükçe birer bahçe içinde yeralan Casa Rural’lerin en önemli özelliği şehirden uzak huzurlu konaklama imkanı sağlamasının yanısıra yerel Galiçya lezzetlerini ve ev yapımı şarapları barındıran menüleri.
Hangi konaklama biçimini tercih edecek olursanız olun, yoğun zamanlara mutlaka önden yer ayırtmak gerekiyor. Rezervasyon almayan tesislerde ise kapıyı ilk çalan odayı kapıyor haberiniz olsun.
Hangi rotayı yürümeyi seçerseniz seçin varış noktanız Santiago Katedrali. Ancak ilginç bir gerçek var ki Caminoların sıfır noktası Katedral değil. Sıfır noktasına ulaşmak isterseniz Finisterre’ye kadar 89 km daha yolunuz var. Finisterre’nin kelime anlamı dünyanın sonu/dünyanın ucu. Aynı zamanda İspanya’nın en batısında Atlantik kıyısında, kendisiyle aynı adla anılan bir burun ve deniz fenerine ev sahipliği yapan kasaba. Okyanusun ardında başka kıtaların varlığının bilinmediği zamanlarda almış bu ismi. Ve bir taraftan da ahiret noktası olarak addedilmiş. Santiago’ya varıp da Compostela’nızı aldıktan sonra isterseniz 3 günlük zorlu bir yürüyüşle Finisterre’ye kadar devam ederek 0,00 km yazan işaret taşının fotoğrafını çekebilir, geleneksel bir ritüel olarak Camino’da eskittiğiniz bir eşyanızı Finisterre burnunda terkedebilirsiniz.
Camino yürüyüşleri esnasında gelenekselleşen bazı adetler oluşmuş. İlki Credential del Peregrino/Hacı Pasaportuna yoldayken uğrayacağınız kilise ve şapellerde damga vurmak. Bu sayede hacı adayları sadece nerelerden geçtiğini ispat etmekla kalmıyor, ziyaret edilen her bir noktaya dair bir hatıra da saklamış oluyor. Sırt çantasının üzerine, Camino’nun resmi sembollü olan ve sarı ok ile beraber yol işaretlerinde de bulunan deniz kabuğu (scallop shell) asmak. Yol işaretlerin üzerine taş dizmek veya Camino’da eskittikleri kıyafetleri bırakmak. Finisterre’de (Tüm Camino’ların bittiği sıfır noktası) yolda eskitilen kıyafetleri, ayakkabıları yakmak. Şimdilerde yakma işinin yasaklanmış olması nedeniyle eşyaların sadece terkedildiğini görebilirsiniz. Cruceiro (Garnit haç) üzerlerine bilekliklerini veya kişisel eşyalarını bırakarak dilek dilemek. Santiago’ya varmadan hemen once Lavacolla derelerinde yıkanıp temizlenmek.
Kişisel hazırlığınızı yaparak, başlamak istediniz noktaya ulaşımınızı ayarladıktan sonra, haritanızı sırt çantanızı hazırlayarak bireysel olarak yürüyebilirsiniz. Bu durumda mevsim, yürüyüş güzergahları ve etap uzunlukları, konaklama alternatifleri ve bütçenizi önceden iyi bir şekilde çalışmış, ön hazırlıklarınız için vakit ayırmış halde başlamanız faydalı olur. Yalnız olmaktan hoşlanmayanlar ya da hazırlık yapmaya vakti veya enerjisi olmayanlar için rehberli veya rehbersiz olarak düzenlenen grup turlarına katılmak da mümkün.
Yürüyeceğiniz mevsime göre ufak ayarlamaları yapmak şartıyla :
The Way
El Camino de Santiago’da ölen oğlunun cenazesini almaya giden bir Amerikalı babanın, oğlunun yerine yolculuğunu tamamlamaya karar vermesiyle beraber Yol’da gelişen olayların anlatıldığı, Camino ile ilgili en bilinen film. Emilio Estevez filmin yönetmeni ve aynı zamanda de ölen oğlu canlandırıyor. Başrolde baba rolünde ise Martin Sheen var.
Walking The Camino: Six Ways To Santiago
6 modern zaman hacı adayının Camino deneyimlerini içeren bir belgesel. Farklı nedenlerle yola çıkan 6’lının deneyimleri, içsel sorguları ve korkuları da birbirinden farklı gelişiyor.
Pilgrimage
Paulo Coelho, ‘Hac’ adlı kitabında, gençlik yıllarında tamamladığı Camino’ya dair anılarından ve tamamen kişisel deneyimlerinden bahseder. Camino’yu tasvirlemekten çok kendi içsel yolcuğunu aktardığı bir roman.
BUEN CAMINO !!!
ebru gümüş
ebru@morgezi.com
instagram.com/subaligi